“CHP’li” Tugay mı, yoksa?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın AK Parti’ye
geçeceği iddiası, kentin siyaset gündemine bomba gibi düştü.
Fotoğraf karelerinde AKP’li isimlerle Ankara’da poz verince,
kulisler “Tugay gidiyor” dedikodusuyla çalkalandı. Tugay ise öfkeyle “Bu
terbiyesizlik, böyle iftiralara maruz kalacaksam belediye başkanlığı yapmam”
diye çıkıştı. “CHP ilkelerine bağlıyım, siyaseti çıkar mantığıyla yapmıyoruz”
dedi.
Güzel. Ama soru şu:
CHP’li olmak sadece rozet taşımak mıdır, yoksa o rozetin temsil
ettiği tarihî mirası yaşatmak mıdır?
Kurtuluş’un kapısına kilit, mutfağın kapısına anahtar...
Tugay döneminde, İzmir’in 100. yıl kurtuluş gururunu yaşatan 100.
Yıl Kurtuluş Anı Evi’nin kapısına kilit vuruldu.
Gerekçe: “Ziyaretçi sayısı az.”
Oysa cumhuriyetin kazanımlarını korumak, “az kişi geliyor”
bahanesiyle rafa kaldırılacak bir mesele değil, olamaz. Çünkü Cumhuriyet’in
kimlik ve değerlerini yok etmeye çalışan güçlerin uğraşıları apaçık ortada.
“Tugay Medyası”, Fuar’da Mutfak Müzesi açacağını duyurdu. Üstelik
İzmir kimliğini hiçe sayarcasına sorgulamadan…
Elbette kültür, gastronomi önemlidir; ama İzmir’in kurtuluşunu
unutturanlar, kentin belleğini, antikacılardan belediyenin parasıyla satın
alınmış tarihi mutfak eşyalarının gölgesinde bırakırsa; buna “CHP’li
belediyecilik” denir mi?
Hele de ülke olarak ekonominin dibe vurduğu, neredeyse her pazar malının
taneyle alındığı, ekmeğin dahi hesap edildiği bir süreçte, üstelik adında “halk”
olan partinin belediye başkanının “boyoz nasıl yapılır” ya da “döner nasıl sarılır”
veya “midye nasıl doldurulur” diye, içinde güya atölyenin olduğu ama yapılanın
da Grand Plaza şirketince satılacağı bir “gastronomi müzesi”?
Yahu mesela kaç emekli ayda kaç kez Grand Plaza’nın “Asansöründe”
iki kadeh içip et balık yiyebiliyor?
Ve ne yazık ki “bu ne yaman çelişki” dedirten garabet.
Partinin Genel Başkanı “fukaralığa” işaret ederken, İzmir belediye
başkanının, körfezde “rembetiko ve uzo” partisi haberleri servis ediliyor.
İnanın Özgür Özel’in yerinde olmayı asla istemezdim.
Rozet mi, ruh mu?
CHP’li olmak, her fırsatta Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak, halkın
hafızasını canlı tutmaktır.
100. yıl hatırasını sessizce kapatan; fuarda “antikacılardan” ve “koleksiyonculardan”
tedarik tencere-tava sergisine heves eden bir belediye yönetimi, “CHP’liyim”
dediğinde kusura bakmasın ama inandırıcılığını kaybeder, kaybetti.
Fuar’a milyonlarca liraya “tencere tava tarihi müzesi” ama
çocukların heyecanla beklediği Lunaparkı yok etme becerisi. Üstelik Lunaparkın
yerine de “yeni bir ortam” yok.
Siyasetin ince oyunu
Tugay, “AK Parti’ye geçeceği” iddiasını, “parti içi bir grubun
operasyonu” olarak da görüyor. Belki öyledir, bilemem.
Ancak mesele sadece hangi partide olduğunuz değil, hangi değerleri
koruduğunuzdur.
Eğer uygulamalar, AK Parti’nin tarih ve hafıza politikalarıyla
paralel görünüyorsa, kadronuzda AK Parti’yle ünlenmiş kilit isimler varsa,
kendi partinizin vekil ve örgütlerini doğrudan ve dolaylı ve de üstelik her
ortamda yerin dibine koyup Cumhurbaşkanı adayınıza “darbe” yaptığını söyleyen
Genel Başkanınızın söylemlerine rağmen, AK Parti’nin il başkanını, vekillerini,
kadrolarını ne kadar sevdiğinizi anlatıp duruyorsanız, rozetinizdeki altı oku
istediğiniz kadar cilalayın; ruhu çoktan solmuştur.
İzmir’in hakkı
İzmir, sadece altyapı projesi ya da festival takvimi isteyen bir şehir değil.
İzmir, işgale direnen, bağımsızlık türkülerini haykıran, şehitler
veren bir şehir.
Bu kentin belediye başkanı, kendi eliyle kurtuluş hafızasını
zayıflatıyorsa, yarın hangi partiye geçtiği değil, “hangi mirası” yaşattığı
konuşulur.
“Konu benim harcanmamsa harcanırım. Bunda sıkıntı yok” lafına da değinelim. “Harcama” konusunda uzman olan bir Başkanın, “harcanmaktan” ürkmesi ve korkmuyormuş gibi “efelenmesi” normal de, unuttuğunu hatırlatmak gerekirse, 31 Mart 2024’den bu yana bîgünah “harcadığı” yılların çalışanlarının “beddualarının” bir gün tutacağı da gelmiyor mu aklına acaba?
Bu yazıyı burada “şimdilik” kesiyorum.
Ama devamı da gelecek.
“Cemil Tugay ve takımının” ısrarla dile getirip dayatmaya çalıştığı “ben sizin başkanınızım yaşasın mono-demokrasi” hayallerinin tutmayacağını da yazacağım.
İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nde özellikle 4 kişinin, İzmir kimliğini “kendi cehaletleri” ve “beklentileri”
çerçevesinde “değiştirmeye” çalışmasına asla sessiz kalmayacağım.
Apikam’dan tutun Grand Plaza’ya, İzelman’dan tutun İzDeniz’e ve İZSU’ya,
ESHOT’tan tutun Metro’ya her kurum ve kuruluşun gönderine 31 Mart 2024’te
çekilmiş “liyakatsizlik ve nepotizm” paçavraları er geç indirilecek.
Umarım Cemil Tugay “nedamet” getirmenin, dinlemenin, hoşgörünün ve
en önemlisi demokrasinin ne olduğunu bir an önce “kendi iradesiyle” öğrenir!
Ama umudum hiç yok!
hasantahsink@gmail.com 9 Ağustos 2025, Mordoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder