Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Ağustos 2013 Pazartesi

ÇOCUKLARI ÇOCUKLAR MI ÖLDÜRDÜ?

Gerçek olan “gerçeklerden” o kadar bihaber yaşıyoruz ki, hatta yaşadıklarımızı, yaşadıktan sonra derhal unutuyor ve bize “karanlık ellerin” dayattığı kadar hatırlayıp “doğru” yaptığımızı sanıyoruz.
Ne kadar “zavallı” ve acınacak bir durumdayız Allah bilir…
27 Ağustos 2012’de oynadığı parkta nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla öldürüldü 6 yaşındaki dünyalar güzeli Umut…



2013’ün ilk dakikalarında ise çatıdan yeni yıl fişeklerini izlerken, yine nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla da 11 yaşındaki dünyalar güzeli Arif öldürüldü.
Umut kadar yer tutmadı Arifcik muhterem medyamızda…
Nedendir, niçindir bilemem.



Sonra dendi ki “Umut’un katil zanlısı yakalandı”.
Sevindik tabii… Tesadüfen de olsa bir çocuk katilinin yakalanması toplumsal huzur için çok önemli çünkü. Çünkü böyle sağlanır devlete polise sonsuz güven… Ancak 2013’ün temmuz ayında bir haber daha çıktı, Umut’un katil zanlısı diye ilan edilen şahıs, ikinci duruşmada “delil yetersizliğinden” tahliye olmuştu.
“Nasıl olur” dedik hep birlikte… Demek ki bir yerlerde ciddi hata yapılmış, toplumsal baskıya karşın “kaplama” bir “katil mi” icat edilmişti yoksa?
Olur muydu böyle şey?
Ancak Umut ile Arif’in kanları kurumadan, arada bir tarihte İstanbul’a turist olarak gelen Sierra isimli bir hanım da öldürüldü. İstanbul medyası, Amerikan medyası falan ayağa kalktı. Amerika’dan polisler, dedektifler geldi ve katil yurt dışında yakalanıp paketlendi.
Ne müthiş ama değil mi?
Gel de şimdi başka şeyler düşünme!
Umut ile Arif’in katilleri belli ki ortalıkta dolaşıyor hala… Ya da “delil” bulunamıyor.
İzmir’de “maganda terörünün” her cinsi yaşanıyor. Normal bir basın olsak gök kubbeyi aşağı indiririz. Çünkü görevimiz bu. “Müdürüm” yalakalığı yerine “Sayın Müdür” veya “Müdür Bey” hatta “Sayın Vali” diye çıkışır, sayfalarımızda, ekranlarımızda bıkmadan usanmadan gideriz bu cinayetlerin üzerine. Baskı kurarız polis üzerine. Kurarız, kurmamız lazım, kurmalıyız çünkü “maganda kurşununun” yarın kimlerin evladını bulacağının garantisi yok.
Şu anda İzmir sokaklarında özellikle emniyet ve asayişle ilgili pek çok sorun yaşandığı halde “yaşanmıyormuş” gibi yapmak ve yansıtmak hele de maganda terörü sanki “çocukken oynanan oyuncak silahlar” yüzünden oluyormuş gibi sulu zırtlak ve reklam kokan çalışmalar yapmak da bana doğru gelmiyor. “Cambaza bak’ın” yeni taktiği sanki bazı gazetelerin “mükemmel” bir işmiş gibi pompaladıkları kampanya. “Büyük resmi” fark etmeden küçücük bir fırça ayrıntısını “ana sorunmuş” gibi göstermektir sadece.
Maganda terörünün nedenini çocukların oynadığı oyuncaklara bağlayıp “oyuncak silahınızı getirin topunuzu götürün” demek ne demek Allah aşkına? Türk çocuklarının erkekleri tabanca kızları bebekle oynayıp büyüdü, tabancayla oynayanların tümü katil mi oldu? Bu mudur neden? Diyelim ki tüm oyuncak silahları kaldırdınız peki medyadaki şiddet? Bilgisayar oyunlarındaki şiddet? Ekonomik sefaletler, cehalet, dayanışma ve paylaşmanın olmayışı? Buna da çözüm bulacak mı o oyuncak şirketiyle bilmem ne “giad”?



Peki, bu gazetelerle oyuncakçının yaptığına bizzat Vali ve Emniyet Müdürü’nün katılımına ne demeli? Devlet vatandaşa karşı görevini yüzde yüz yerine getiriyor da iş oyuncak silahlara mı kaldı? İşte “cambaza bak” burada başlıyor işte. Biz “hani katiller” diyoruz bazı meslektaşlarımız da “çocuklar silahı bıraksın topla oynasın” diyor işte! Sanki futbol sahalarında güller atılıyor!

Haftaya böyle girmek istedim. Her türlü huzuru yerine getirdikten sonra böyle kampanyalar huzurun süsü olabilir. Ancak sokaktaki vehameti bilmeden, yaşamadan “seçkinci” yaşam bakışlarıyla “sorun çözmeye” girişmek aklımıza doğrudan o “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyeni getiriyor. 

İÇİME SİNMİYOR, RAHAT DEĞİLİM!

  Bir ay sonra bugün “her şey bitmiş” olacak… Kim “Cumhurbaşkanı” kimler “milletvekili” öğreneceğiz. 14 Mayıs Pazar günü de umarım “demokr...