Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Nisan 2020 Pazartesi

İYİ UYKULAR, UYUYABİLİYORSAK!

İki gün "sokağa çıkma yasağı"...
Üçüncü gün peki?
Sabah olacak... Sonra?
Yine sokaklar dolacak.
Akşam olacak. Sağlık Bakanı yine aynı ses tonuyla "evde kalın" diyecek "kritik iki hafta" diyecek... Ama sokaklardaki yurttaşların yarattığı toplumsal riski gözardı ederek, değil mi?
Ana Haber Bültenleri bitecek, güya "haber" temalı kanallar, bir çuval dolusu uzmanı ve mutlaka "bilim kurulu üyesi" bir muhteremi "online" konuk edip, korona havanında dezenfektan dövecekler.
Ha bir de dahiliye nazırının istifası "suya sabuna dokunmadan" konuşulacak tabii. İstifanın "reddine" ya da neyse ucundan değinilecek. Ama....
Ama gerçekten "konuşulması" gerekenler yine konuşulmayacak. Çünkü iktidarın politikacıları ve memurları, muhalefetle uğraşacak. Muhalefet belediyelerine yeni "taşlar nasıl konur" araştıracak. Oysa Corona evrensel bir tehdit diyor gerçek uzmanlar. Kime ne?
Başka? İşsizler, evsizler, dükkanı kapalı esnaf, tüccar, günlük nafaka peşinde gççençler, yurttaşlar... Onlar gündem olacak mı? Ya evlerinden çıkmaları yasak yaşlılar? Bir paket şeker, çay ya da iki ekmek onların "ihtiyaçlarını" gideriyor mu? O 65 yaş üstü evlerine mahkum yaşlıların özlemleri ne olacak? Ahir ömürlerinde çocuklarını, torunlarını en çok görmek istedikleri zamanlar yapayalnızlar...
Yahu gerçekten "tuzu kurular" fazla mı diyeceğim ama, o "tuzu kurular da" riskte. Corona denen virüs zengin fakir, makam sahibi falan ayırmıyor ki. Boşluk gördü mü hurra!
Başka? Her gün duyuyorum, o alkışladığımız sağlıkçıların, polislerin, belediye ve diğer kamu çalışanlarının bir kısmı da hasretmiş çocuklarına, eşlerine. Hem de bir aydır neredeyse. iş yerlerinden çıkamayanlar varmış. Biz neler konuşuyoruz yahu? Gündem Corona... Ama ciddi söylüyorum "sulandırılmış corona"... Önümüzde kocaman bir dünya resmi var ama biz, öyle önemsiz ayrıntılarda zaman öldürüyoruz ki.
Sokağa çıkma yasağı gerekliydi. Ama kuluçka süresi 14 gün olan bu illet için, sadece hava güzel olduğu ve insanlar sokağa çıkar diye sadece iki gün hafta sonu için ilan edildi.
Hem de başlangıcından iki saat önce duyurularak.
Neydi o görüntülerdeki cehalet?
İhtiyaçların önemi açısından demiyorum, tabi ki ekmek, sigara, salatalık ya da luppo almak isteyecek insan.
Ama muhterem nerede "sosyal mesafe" hani maske ya da eldiven?
Nasıl yani? Bu virüs "haa Türk devleti 48 saat sokağa çıkma yasağı ilan etti, ben son iki saat cahilce ortalarda dolaşanlara bulaşmayım bari mi" diyecek?
Ya bulaştıysa?
Ya o bir paket sigara ya da makarna uğruna palas pandıras sokağa çıkanlardan biri hapşırdıysa?
Vallahi de billahi de eğer bulaşmadıysa cuma gecesi kimseye virüs, bu corona morona hikaye olur.
Ya yasak saatlerinde polislere saldıranlara ne demeli? Çocuklarını pikniğe götürenlere?
Ama bu da normal...
Düşünene, bilgiye, araştırmaya, sorgulamaya, bilime, bilimselliğe "karşı" olursan, eğitim ve öğretime "survivor" aklıyla, "kaynana gelin yemek yarışması" mantığıyla bakarsan, ortaya çıkacak toplum da böyle olur.
Yok arkadaş yok...
Dünyayı kasıp kavurdu bu illet, bizim memlekette hala akıl ve mantıkla "gündem" bile olamadı. Sağlıkçıları alkışla, polisi alkışla, sağlık bakanının "uykudan önce" açıklamalarını bekle eee ee, sonra?
17 Mart 2020 Cuma gününden beri evden çıkmadım...
Benim gibi binlerce yurttaş var. Yaşım 52, kronik tansiyon raporum var. Ne arayanım oldu ne de "maske ister misin" diyenim? Ne ekmek ne su, sokakta ne polis arabası gördüm ne de polis, bekçi. Gördüğüm sadece belediyenin temizlik işleri...
Ciddi söylüyorum TV ekranlarındaki Türkiye ile yaşadığımız Türkiye birebir ÖRTÜŞMÜYOR!
Konuşulanlarla uygulananlar, söylenenlerle yaşananlar zıt.
Birileri bir yerlerden bakıp bize kahkahayla gülüyor sanki.
23 Nisan kapıda, ramazan kapıda, hıristiyanların Paskalyası geldi, yaz kapıda... Dünya coronayla uğraşıyor biz istifa etti mi, kim ettirdi, neden kabul edilmedi, yerine kim gelecek... Ya ne acayip sorular bunlar. Hani "tek adam" yönetimi vardı. "Tek adam" ne derse o olur, onun altındakilerin kıymet-i harbiyeleri yoktur ki. Adam demedi mi "onun talimatıyla...." diye.
Neyin ne kadar farkındayız ki?
Bir "torba yasa" daha çıktı, çıkacak...
Ne var o torbada?
Valla bilmiyoruz.
Peki 23 Nisan 2020'de nasıl diyeceğiz "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diye?
Ha şöyle sorulabilir, "egemenlik nedir"?
"Bilmem, öyle diyorlar eskiler mi" diyeceğiz ?
Gece gece aklımdan klavyeme düşen bunlar...
Beni ilgilendirmiyor kim istifa etmiş, neden etmiş neden kabul edilmemiş...
Sizi bilmem tabiii.
Haydi iyi uykular, uyuyabiliyorsak!


2 yorum:

  1. Sonuna kadar okudum sabırla,ağzınıza sağlık Hasan Tahsin,iyi ki varsınız...

    YanıtlaSil
  2. Yine kaleminizi konuşturmuşsunuz. İnsan okuyunca "Tam da benim düşündüklerim." diyor. Günümüzde okuma alışkanlığının dibe vurması yazma alışkanlığını da etkiliyor. Var olmak için okuyorum;kendimi,sizi,dünyayı,vd...Sağlıkla kalın!...

    YanıtlaSil

BUGÜN 12 EYLÜL VE AMACA ULAŞTI EMPERYALİZM YA CHP?

1980'in 12 Eylül'ü #AtatürkCumhuriyeti'ne karşı yapılmış darbeydi ve başarıldı ne yazık ki! Bugün 12 Eylül önces...