Bayram
mayram değil yahu, kargalar güler “bayramlık” halimize. 1 Mayıs işçi bayramı
diyorlar ama “işçi nasıldır” diye soran yok!
Bir
kere Türkiye’de “taşeron köleliği” varken “1 Mayıs bayramdır” demek için utanma
duygularından tamamen arınmış olması lazım insanın.
Aramızda
dolanan o vicdansız, insafsız, Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz, insandan
çekinmez “taşeron şirket patronları” varken ve bu patronlar her cins
siyasetçiyle ister rakı kadehi ister ayran bardağı tokuştururken “Yaşasın 1
Mayıs” demek bile ayıptır!
Düşünebiliyor
musunuz, 2013 Türkiye’sinde milyonlarca “taşeron” işçinin bırakın örgütlenme
“iş güvenliği” hakkı bile yok. İşçinin, 11 ayın sonunda sıfırlanan, zaten
çalıştığı şirkete çıktı girdi yapılan çalışma hakkıyla neyin özgürlüğü, neyin
bayramı?
Bahanesi,
gerekçesi ne olursa olsun “taşeron” sürdükçe ne AB çalışmalarına inanırım ne de
ülke ekonomisinin iyiliğine. Taşeron işçinin ne izni var ne de maaş garantisi.
Ardan yoksun bazı şirketlerin, alın terlerini sömürdüğü işçilerinin maaşlarını
repo yaptıklarını duymayan mı var? Ortaçağdan beter şartlarla işe alınan
insancıkların nasıl çalıştırıldıklarını adında “çalışma” olan bakanlık bilmiyor
mu?
Belediyelerden
kamu şirketlerine her geçen gün artan sayılarıyla “taşeron” gerçeği Türkiye’nin
ayıbıdır, utancıdır. Ve bu utanca rağmen hangi siyasetçi “1 Mayıs kutlu” olsun
derse “yuh” olsun kalıbına alayının!
Ya
BMC?
İki
bin dolayında çalışanıyla 13 aydır beş parasız ortada kalmışlıklarıyla
uğraşıyorlar, kimin umurunda? Sendikalarının genel başkanları Konak Meydanı’nda
esti gürledi ama ardı gelmedi işte! BMC’nin ne olduğu, ne kadar değerli olduğu
falan umurumda değil, geçtiğimiz günlerde canını yitiren BMC işçisini hangi
“medyacı” araştırdı acaba? İzmir gibi, güya demokrasi beşiğinde alın teriyle
yıllarca İzmir’in yüz akı olmuş bu işçilerin “yalnız bırakılması” ne kadar
uygarca ya da insani? Ya üç kuruşluk reklama kendini, ruhunu satan medya?
“Kapkara” patronlarının Allah’tan korkmaz tavrıyla sürdürdüğü zulüm? Hani
nerede İzmir’in sözde “kanaat” önderleri? Nerede dayanışma, paylaşma ve
direniş? Bir kere şan olsun diye ziyaret eden vekillerin ve sıkılarak konuşan
Binali bakanın tavırlarına ne demeli? Koskoca Türkiye bir “kara” adamı dize
getiremedi ya, ne diyeyim?
Bugün
1 Mayıs, işçinin bayramı ya?
Meydan
tartışması kadar yapılmadı “taşeron” ve “BMC” tartışması Türkiye’de…
Taksim
diretilmesi kadar direnilmedi taşeron sisteme karşı!
Bugün
“resmi tatil”…
Bugün
1 Mayıs iznindeyiz…
Haydi
be, çıkın bakalım sokağa “izin” yapanlar kimler?
Her
şeyimiz “çakma”…
Sonunda
“1 Mayıs ruhunu da” çakmayla değiştirdik vesselam!
BARAJ HAVZASI’NDE YAPILAŞMA
YASAK MI SERBEST Mİ?
Nasılsa
millet yeterince gündemi takip etmiyor diye “Ali babanın çiftliğine döndü”
İzmir. Sokaklar, caddeler, mahalleler, imar, temizlik, trafik, sağlık, eğitim,
kültür, ulaşım hep Allah’a emanete döndü. Üstelik bir de EXPO mücadelemiz var
ki evlere şenlik.
24
Nisan’da Yeni Asır’da manşetti o yapılaşma. Adamın biri çıkmış, Tahtalı Baraj
havzasına “okul” yapaya sorunmuş. Hem de okul ha! Okulunda da öğrencilerine
bunu öğretir artık! Gaziemir Belediyesi yetkilisi iki kelam etmiş, İZSU
ilgileniyormuş falan. Ertesi günse aynı gazetede haber kibrit kutusu kadar
yayınlandı ve bitti.
İnşaat
ne oldu? Devam…
Peki,
Tahtalı’da yapılaşma izni mi çıktı? Hayır!
Daha
beter söylenti ise bu kaçak yapılaşmaya İZSU’nun su bağladığı yönünde ki Allah
aklımı korusun!
Orada
yapılaşma devam ededursun yeni söylentilerse akla ziyan boyutta. Güya “yeni
okullar da” sıradaymış. Hatta kesilen cezalar da imeceyle ödeniyormuş.
Yeni
Asır bu işin ucunu neden bıraktı bilemem. Ama ben sormaya devam edeceğim. Hem
buradan hem de Kanal 35 TV’dan. İzmir’i “babasının çiftliğine” çevirenlere de
bir sorum var?
Muhteremler
sizin “yatacak” yeriniz gerçekten olacak mı?
NALDÖKEN’E DAİR!
Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım ile CHP Milletvekili Musa Çam arasında geçen ve içinde
“Naldöken de” olan atışmayı yazdım, okudunuz. Binali Bey’den “dolaylı” ve bende
hayal kırıklığı yaratan bir dönüş oldu. Binali Bey’in İzmir ile ilgili
anlayışını şekilleyen danışmanlarını gözden geçirmesini tavsiye ediyorum! CHP
Milletvekili Musa Çam’a da teşekkür ediyorum. Naldöken gerçeğini yakında “başka
türlü” yazacağım. O çimento fabrikasının da çıkıp “yiğitçe” açıklama yapmasını
bekliyorum. Öyle “kanki” gazetelere “biz çevreciyiz” mesajlarını ne ben ne de
Naldöken halkı yemiyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder