HATIRLATIYORUM 1
İKTİDARIN İZMİR KÜLTÜRÜNE KATKILARI (!)
Durayım diyorum, konuşmayayım, yazmayayım diyorum, sadece izleyim diyorum ama olmuyor. Cehaletin menfaatçilikle kolkola yürüdüğü siyasi yollarda benim işim olmaz ama, üç kuruşluk menfaat uğruna da olmuşlara olmamış diyenlere isyan ediyorum.
16-17 yıldır ülkemizi idare eden iktidar partisinin belediye başkan adayı Nihat Bey dinamik bir şekilde konuşuyor, dokunuyor, dinletiyor. Tamam, iddiası var kendince idealini yaşama geçirmeye çalışıyor. İyi de, bu aday muhtereme, özellikle, mensubu olduğu partinin kültür çalışmalarında kimler “klavuzluk” ediyor?
Şu ana kadar duyduğum kişilerin, geçmişe dönük duyarsızlıklarını bizzat yaşayan eski bir gazeteci olarak bazı hatırlatmaları yapmak da sanırım görevim. Çünkü anladığım kadarıyla muhterem adayla görüşen “izmirli” gazetecilerin de hatırlayıp soracaklarına inancım yok. Şu anda yapılan sadece “minareden at beni, in aşağı tut beni” ve “sen ben bizim oğlan çene suyu çorba” vesselam.
2012 yılına ait iki fotoğraf size şimdi.
Bu konuya bizzat Orhan Beşikçi üstadım da şahittir!
Amacımın tartışma açmak olmadığını, sadece bilgi vermek ve hatırlatmak olduğunu da belirtmeliyim.
Basmane’de “Kumrulu Mescit” adıyla bilinen ibadet mekanını biliyorsunuz. Bir vakıf eseridir burası. Burayı İzmir gündemine ilk sokan da Orhan Beşikçi idi. Onun sayesinde bu ata yadigarını öğrenmiştik ve durumu içler acısıydı. Gündemde tuta tuta restorasyon kararı alındı. Ve bu mekanın mahvolma süreci de böyle başladı.
O vakitler iktidar partisiyle malum örgüt kolkola beraber yürüyorlardı yağmurlarda. Tarihler de 2011 ve sonrası.
Bir kış günü çatının açılmasıyla başlayan saçmalıklar, çatının açıldığı gece yaşanan fırtına ve yağmur, mescit içindeki tüm kök boya levha ve renkleri akıttı, uçurdu. Restorasyon çok sıkıntılı geçti ve bugünkü aslından uzak, aslıymış kılığındaki yapı çıktı ortaya. Restorasyon kararı alındığında gitmiştik oraya. Orhan abimle içeri girmiş ve rahle üzerinde gördüğüm ölü kumruyu çekmiştim. Şoke olmuştum o an, ölü kumru, rahle üzerinden “bittik biz bittik” der gibiydi.
İzmir’de tarihle ilgili hükümetin hiç bir şey yapmadığını ben iddia ediyorum. Size yazacak çok konu var ve yazacağım. Keşke sayın vekillerimiz de merak duysalar da onları da bilgilendirsem.
FETÖ denen kökü dışarıda yapının İzmir kültür ve tarih birikimine son 16-17 yıldır verdiği zararı sanırım Nihat Zeybekçi bilmiyor ama, yakın çevresinin çok iyi hatırladığını iddia ediyorum, çünkü pek çok olayın tanığıyım.
Kumrulu Mescit bir örnek, hazin bir örnek. Size Emir Sultan Haziresi ile de yazacaklarım var. İzmir İl Müftüsünü götürdüğüm günü ve konuşmaları da yazacağım, fotoğrafları da paylaşacağım. Fettah Camisindeki saçmalığı da yazacağım, Tekel Binasını REJİ kültür merkezi diye yutturmaya kalkanları da yazacağım, hangi tarikatın İzmir’de neyin peşine düştüğünü de yazacağım, düne kadar “hocacı” şimdilerde hem “Nihatçı hem locacı” olanları da biliyorum, zeytinyağından yürüyerek İzmir’i dizayna kalkışanları da...
Alsancak’da bir kafede oturup kent kültürü yönlenmez. Hep bu yapıldığı için Basmane yetim kaldı. Bugün Namazgah Hamamı yaşama döndü. Peki Kültür Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü diyelim ki son 10 yılda hayata ne geçirdi, neyi kurtardı, neyi halkın bilgisine ilgisine sundu? Kent envanteri yanlışlarla yayımlandı, doğrusu nerede?
Evet ben hatırlatıyorum sadece...
Ve ilan ediyorum ki “eylemlerim devam edecek”!
DEVAMI ÇOK YAKINDA